15 Temmuz 2025 Salı

Yolcu-i Sülûk

 








--


---








1.


Nefs bağın kesip attım, aşk yoluna düştü can,

Bir garîb yolcu oldum, menzilim Hakk’tır cihan.

🔹 Şerh: Sülûke giren derviş, nefsin ipini koparıp aşkın yoluna yönelir. Dünya içinde gariptir artık. Çünkü gaye Hakk’a kavuşmaktır.

📘 “Garipler benden, ben de gariplerdenim.” – Hadîs-i Şerif



---


2.


Ser verir, sır veremez bu aşk ile sülûk ehli,

Gece gündüz ateş içre, gözde yaş, gönülde mâni.

🔹 Şerh: Bu yol, canı ortaya koyma yoludur. Fakat hakikatler sırdır, her gönül taşıyamaz. Aşk, ateş gibi içte yanar; dertlidir, suskundur.



---


3.


Her adımda bir imtihan, her nefeste bir hicran,

Menzil uzaktır amma, vuslat ümîdi viran.

🔹 Şerh: Seyr ü sülûk zahiren zor, batınen imtihanlarla doludur. Fakat içinde bir “vuslat ümidi” vardır ki, dervişi diri tutar.



---


4.


Mürşidim bir kutb-i aşk, ledün ilminin menbâı,

Ona bakmakla olur, gönül gözümde sabâhî.

🔹 Şerh: Mürşid-i kâmil, hem kutup hem de ledünnî ilmin kaynağıdır. Gönül onunla uyanır. “Seyr” onunla olur, “sülûk” onunla çözülür.



---


5.


Söz değil, hâl gerek bu yolda; lâf ile olmaz iş,

Can gerek ki yansın aşk ile, yansın da bulsun güneş.

🔹 Şerh: Bu yolda söz yetmez. Hâl ile, yani yaşanarak bilinmeli. Güneş (Hakikat) ancak içteki aşk ateşiyle görünür.



---


6.


Tevbe ile girdi can, dergâha baş eğerken,

Fakr elbisesin giydim, yoksul oldum söylerken.

🔹 Şerh: Sülûkün başlangıcı tevbedir. Derviş başını eğer, fakr (yoksunluk) makamına girer. Artık “benim” diyen değil, “O’nun” diyen olur.



---


7.


Nefs dedi: “Ben varım hâlâ,” ben dedim: “Sen hiçsin aslâ!”

Her “ben” de bir perde var, açıldıkça biter dâvâ.

🔹 Şerh: Nefis kendini var sayar; irfan ehli, onun aslında hiç olduğunu idrak eder. “Benlik” perdedir. Fenâ bu perdelerin silinmesidir.



---


8.


Kalbim bir han oldu şimdi, nefs çıkıp gitti içre,

Aşk oturdu tahtına, mest oldu dil gecelerde.

🔹 Şerh: Kalp arındı, nefis çekildi. Kalbin tahtına aşk oturdu. Geceler, artık gönül için vuslatın seyranıdır. Göz yaşı, gül gibi kokar.



---


9.


Zikir ile döndü devran, gönül semâya vardı,

Seyr-i enfüsten geçti, afâka gözüm aktı.

🔹 Şerh: Zikirle iç dönüş (enfüs), sonra dış idrak (afâk) gerçekleşti. Dervişin gönlü semâ eder gibi Hakk’ı arar, Hakk’ta döner.



---


10.


Hakk’ı gördüm her yüzde, her harfte buldum şühûd,

Her susuş bir niyâz oldu, her bakışta bin vücûd.

🔹 Şerh: Artık her şeyde Hakk görünür. Her varlıkta Hakk’ın tecellîsi vardır. Susmak bile zikirdir, bakmak bile ibadettir.



---


11.


Bir mürâkabe içinde, kendimi yok sandım hep,

Ben değil, O var diyerek geçtim eşiği edeb.

🔹 Şerh: Mürâkabe hâlinde kişi kendini siler. Edep eşiğinden geçerek “ben”liği bırakır, Hakk’ı temaşa eder.



---


12.


Fenâda yokluk buldum, bekāda doğdu nurum,

Artık bu vücûdum O’nun, ben dahi Hakk’tan umrum.

🔹 Şerh: Fenâ ile yoklukta tükenir, bekā ile O’nunla bâki kalınır. Artık kulun kendine dair bir varlığı kalmaz.



---


13.


Ben benlikten arındım, sildim tüm iz ve nişân,

Varlık dedikleri şey, zılla dönen bir devran.

🔹 Şerh: Benlik kalktı, isim ve şekiller silindi. Geride kalan sadece Hakk’ın gölgesi (zıllullah) olan varlık devranıdır.



---


14.


Sülûk bir iç yangındır, zahire benzemez hâli,

Kim tadar da bilmez onu, zevk ile çözer hâli.

🔹 Şerh: Sülûk dıştan bakıldığında sade görünse de, içi yakıcı aşk ateşidir. Bu hâl anlatılmaz, ancak zevken bilinir.



---


15.


Yâ Rab bu yolun sonu, yârin cemâli ola,

Aşkla gelen her adım, Hakk’ın visâli ola.

🔹 Şerh: Dua ile sonlanır: Bu yol vuslatla bitsin, cemâlullah’la taçlansın. Her adım aşktır, aşk Hakk’a ulaştırır.



---


✍️ Mahlas: Âşık-i Nokta


> "B harfinin altındaki nokta gibi görünmez bir sır; aşk ile var olmuş bir hiçim."

— Âşık-i Nokta






İDRÂK-İ AŞK


İDRÂK-İ AŞK


Miskin gönlüm aşk ile, yanar durur her demde,

Serhoş olmuş bir garip, aşk meyini içmişdür.


Can elinde post olan, yâr görünür her yüzde,

Her varlıkta O’nadır, idrâki aşk vermişdür.


Nefsim nice iterse, kalbim Hakk’a döner hep,

Gam olmaz bu yol eren, sitemi bal etmişdür.


Aşk oduna düşmeyen, mârifetten ne bilür?

Kendin bilmek sanmayan, gaflet ile dolmuşdur.


Bir bakışta bin sır var, her harfte bir âlem var,

“B” noktasın anlayan, sırr-ı Hakk’ı bulmuşdur.





Beyit Beyit Açıklamalar:


1. Beyit:

Miskin gönlüm aşk ile, yanar durur her demde,

Serhoş olmuş bir garip, aşk meyini içmişdür.

→ “Miskin gönül”, yani nefsini ezmiş, benlikten geçmiş gönül; Allah aşkıyla yanmaktadır. Bu hâl sürekli bir yanış, bir yanık kalb hâlidir. Serhoşluk ise mecazî anlamda bir “vecd hâli”dir; yani kul, Allah aşkıyla mest olmuş, dünyayı unutmuştur.


2. Beyit:

Can elinde post olan, yâr görünür her yüzde,

Her varlıkta O’nadır, idrâki aşk vermişdür.

→ “Can elinde post olmak” teslimiyettir; aşk yolunun dervişi her yüzde “yâr”ı, yani Hakk’ı görür. Bu görme idrakle mümkündür, sıradan gözle değil. “Aşkın idraki” sayesinde varlıkların yüzünde Hakk’ın tecellisini müşahede eder.


3. Beyit:

Nefsim nice iterse, kalbim Hakk’a döner hep,

Gam olmaz bu yol eren, sitemi bal etmişdür.

→ Nefs kulun ayağını kaydırmak ister, ama kalp Hakk’a yöneldikçe bu çelme işlemez. Yol ereni gamdan korkmaz, çileye katlanır. Hakk’a dost olan kişi, zahmetleri rahmet görür; “sitemi bal etmek” deyimiyle anlatılır bu hâl.


4. Beyit:

Aşk oduna düşmeyen, mârifetten ne bilür?

Kendin bilmek sanmayan, gaflet ile dolmuşdur.

→ Aşk ateşi olmadan mârifet, yani Hakk’ı tanımak olmaz. Kendi hakikatini bilmeyen kimse, gaflet içindedir. “Kendini bilen Rabbini bilir” sırrına işaret vardır. Kendi özünde Allah’tan bir sır taşımayan gafildir.


5. Beyit:

Bir bakışta bin sır var, her harfte bir âlem var,

“B” noktasın anlayan, sırr-ı Hakk’ı bulmuşdur.

→ Her varlık bir sırdır, her kelime Allah’tan bir işarettir. Özellikle besmelenin “B” harfinin altındaki nokta, Hakikat-i Muhammediye’nin sembolüdür. Bu noktayı idrak eden kişi, eşyanın özündeki Hakk sırrına ulaşır.


Âşık-i Nokta