--
---
1.
Nefs bağın kesip attım, aşk yoluna düştü can,
Bir garîb yolcu oldum, menzilim Hakk’tır cihan.
🔹 Şerh: Sülûke giren derviş, nefsin ipini koparıp aşkın yoluna yönelir. Dünya içinde gariptir artık. Çünkü gaye Hakk’a kavuşmaktır.
📘 “Garipler benden, ben de gariplerdenim.” – Hadîs-i Şerif
---
2.
Ser verir, sır veremez bu aşk ile sülûk ehli,
Gece gündüz ateş içre, gözde yaş, gönülde mâni.
🔹 Şerh: Bu yol, canı ortaya koyma yoludur. Fakat hakikatler sırdır, her gönül taşıyamaz. Aşk, ateş gibi içte yanar; dertlidir, suskundur.
---
3.
Her adımda bir imtihan, her nefeste bir hicran,
Menzil uzaktır amma, vuslat ümîdi viran.
🔹 Şerh: Seyr ü sülûk zahiren zor, batınen imtihanlarla doludur. Fakat içinde bir “vuslat ümidi” vardır ki, dervişi diri tutar.
---
4.
Mürşidim bir kutb-i aşk, ledün ilminin menbâı,
Ona bakmakla olur, gönül gözümde sabâhî.
🔹 Şerh: Mürşid-i kâmil, hem kutup hem de ledünnî ilmin kaynağıdır. Gönül onunla uyanır. “Seyr” onunla olur, “sülûk” onunla çözülür.
---
5.
Söz değil, hâl gerek bu yolda; lâf ile olmaz iş,
Can gerek ki yansın aşk ile, yansın da bulsun güneş.
🔹 Şerh: Bu yolda söz yetmez. Hâl ile, yani yaşanarak bilinmeli. Güneş (Hakikat) ancak içteki aşk ateşiyle görünür.
---
6.
Tevbe ile girdi can, dergâha baş eğerken,
Fakr elbisesin giydim, yoksul oldum söylerken.
🔹 Şerh: Sülûkün başlangıcı tevbedir. Derviş başını eğer, fakr (yoksunluk) makamına girer. Artık “benim” diyen değil, “O’nun” diyen olur.
---
7.
Nefs dedi: “Ben varım hâlâ,” ben dedim: “Sen hiçsin aslâ!”
Her “ben” de bir perde var, açıldıkça biter dâvâ.
🔹 Şerh: Nefis kendini var sayar; irfan ehli, onun aslında hiç olduğunu idrak eder. “Benlik” perdedir. Fenâ bu perdelerin silinmesidir.
---
8.
Kalbim bir han oldu şimdi, nefs çıkıp gitti içre,
Aşk oturdu tahtına, mest oldu dil gecelerde.
🔹 Şerh: Kalp arındı, nefis çekildi. Kalbin tahtına aşk oturdu. Geceler, artık gönül için vuslatın seyranıdır. Göz yaşı, gül gibi kokar.
---
9.
Zikir ile döndü devran, gönül semâya vardı,
Seyr-i enfüsten geçti, afâka gözüm aktı.
🔹 Şerh: Zikirle iç dönüş (enfüs), sonra dış idrak (afâk) gerçekleşti. Dervişin gönlü semâ eder gibi Hakk’ı arar, Hakk’ta döner.
---
10.
Hakk’ı gördüm her yüzde, her harfte buldum şühûd,
Her susuş bir niyâz oldu, her bakışta bin vücûd.
🔹 Şerh: Artık her şeyde Hakk görünür. Her varlıkta Hakk’ın tecellîsi vardır. Susmak bile zikirdir, bakmak bile ibadettir.
---
11.
Bir mürâkabe içinde, kendimi yok sandım hep,
Ben değil, O var diyerek geçtim eşiği edeb.
🔹 Şerh: Mürâkabe hâlinde kişi kendini siler. Edep eşiğinden geçerek “ben”liği bırakır, Hakk’ı temaşa eder.
---
12.
Fenâda yokluk buldum, bekāda doğdu nurum,
Artık bu vücûdum O’nun, ben dahi Hakk’tan umrum.
🔹 Şerh: Fenâ ile yoklukta tükenir, bekā ile O’nunla bâki kalınır. Artık kulun kendine dair bir varlığı kalmaz.
---
13.
Ben benlikten arındım, sildim tüm iz ve nişân,
Varlık dedikleri şey, zılla dönen bir devran.
🔹 Şerh: Benlik kalktı, isim ve şekiller silindi. Geride kalan sadece Hakk’ın gölgesi (zıllullah) olan varlık devranıdır.
---
14.
Sülûk bir iç yangındır, zahire benzemez hâli,
Kim tadar da bilmez onu, zevk ile çözer hâli.
🔹 Şerh: Sülûk dıştan bakıldığında sade görünse de, içi yakıcı aşk ateşidir. Bu hâl anlatılmaz, ancak zevken bilinir.
---
15.
Yâ Rab bu yolun sonu, yârin cemâli ola,
Aşkla gelen her adım, Hakk’ın visâli ola.
🔹 Şerh: Dua ile sonlanır: Bu yol vuslatla bitsin, cemâlullah’la taçlansın. Her adım aşktır, aşk Hakk’a ulaştırır.
---
✍️ Mahlas: Âşık-i Nokta
> "B harfinin altındaki nokta gibi görünmez bir sır; aşk ile var olmuş bir hiçim."
— Âşık-i Nokta