6 Ekim 2012 Cumartesi

Hakk ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak, Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak


“Âdem” den murad Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemdir. "Nokta"dan murâd Hakikatı Muhammediye'dir. Hakikatı Muhammediye, zâtı ilâhiye ayna olduğu gibi, Hakk’a ulaşmağa da vesiledir. Bu nokta, kâinatın her bir cüz'ünde
seyran eder. Yine bu nokta, kâinatın her bir cüz'ünün varlık sebebidir. Allah Teâlâ'yı zikrederek bu noktaya yani Hakikatı Muhammediye'ye vâsıl olan kimse, Allah Teâlâ'ya vâsıl olmuş demektir. Ona itaat eden Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Şânı yüce olan Allah Teâlâ şöyle buyurur:


Zâhidâ sûret gözetme içeri gel câna bak



Ey Zâhid sûret gözetme içeri gel câna bak,
Yüzünde gör ne yazmış defteri Rahmâna bak.

Ey şeriat ehli kişi surete bakıp ta aldanma bu suretler kulları oyalar ve zan ile hüküm vermeye yöneltir. Mollalar sarık sararak ve cübbe giyerek suret dizeler ve kendilerine lütuf edilmesini beklerler. Hâlbuki dervişliğin nişanı bu değildir.

Dervişlik olsaydı taç ile hırka
Gider alırdık pazardan otuz beşe kırka

                                                  Yunus Emre

Gel ey sofî çıkar sofu kıl insâf


Gel ey sofî çıkar sofu kıl insâf,
Koy sûret düzmeği kıl içini sâf.

Bu mısranın açıklaması için Yunus Emre bize yol gösteriyor.


Be hey Hoca 28 hece
Okursun baştan uca
Elif dersin elifin manası nedir?

Gel Hoca ben bilirim deme
Bildiklerine gel de bye bye
Bilmediklerini kabul et hay hay

Sofi kendisini ilmi ile ibadeti ile üstün gösterir. Hırka giyer, sakal bırakır, taç takar. Zanneder ki bu hali üstündür. Kişi kendindeki enayiyeti bırakıp bu şekilcilikten sıyrılıp içini saf kılmalıdır. Çünkü insan içini temizlemeden ve benlikten kurtulmadan gerçek imana ulaşamaz.



Sen seni bilmektir ancak Pîr’e ülfetten garaz, Noktayı fehm eylemektir ilm‐ü irfândan garaz


Sen seni bilmektir ancak Pîr’e ülfetten maksat,
İlim ve irfândan gaye noktayı anlamaktır.

İnsanın kendisini bilmesi için önce kendi hakikatini kavramış bir kişye ihtiyacı vardır. Çünkü kendi başımıza bu zor yolculuğu tamamlamamız imkansızdır. Ancak bir rehber sayesinde bu yolculuğu tamamlayabiliriz.

Nasreddin Hoca bir gün damdan yere düşmüştür. Bütün halk etrafına toplanmış ve “Hocam nasılsınız, bir doktor çağıralım mı” demişlerdir. Nasreddin Hoca “Bana doktor gerekmez, damdan düşen birini getirin benim halimden ancak o anlar” demiştir.

İşte görüldüğü gibi bir insanın halini ancak o yollardan geçmiş olan bir kimse anlar. Bu yüzden kişi kendi özünü anlamak için bir hakikat efendisine teveccüh eder. İlim ve irfanı anlamak içinde noktayı anlamak gerekmektedir ki o nokta tevhit noktasıdır. O nokta anlaşılmaz ise insan kendi özünede vakıf olamaz. Teklik noktası olan o nokta her şeyin başlangıcıdır. Dikkat ederseniz her hangi bir şey yazmak istediğinizde kalemin ucu sayfaya değdiğinde bir noktadan başlar ve yazı öylece oluşur. Her şey bir noktadan başlar.

Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş, Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş


Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Bürhân  sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.

Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Delil sorardım aslıma aslım bana delilmiş.

Dert zahiren sıkıntı ve zorluk demektir. Her işi bir hikmet üzerine olan hakkın işlerini bizler şer olarak adlandırmak ile kendi gafletimizi ortaya koymaktayız. Sonsuz hayır sahibi olan Allah (c.c) kullarına zulüm edici değildir.Bizler kendi nakıslıklarımızla sıkıntıları dert olarak adlandırıp bir üzüntü ve ümitsizlik içerisine düşeriz.
Halbuki hakkın bütün tecellileri kullarını kemalata çekmek içindir. Bizler kıt olan anlayışımızla bunu anlayamamaktayız.Ancak arif olanlar bir efendiye bende olan kişiler eğer tam olarak teslim olurlarsa her tecellide hakkı seyir edip hiç bir şeyden mahzun olmazlar.


Bulan özünü, gören yüzünü, Bir yüzü dahi görmek dilemez


Bulan özünü, gören yüzünü,
Bir yüzü dahi görmek dilemez.

Kendi özünün hak olduğunu gören kişi hakkın yüzünü görmüş olur ve bu hakikate varan bütün alemde de o yüzü seyir eder. Çünkü hakkın vechinden başka bir vech yoktur. Ancak ikilikte olanlar esmaları görürüler.Yoksa müsemmaya nazar eden esma bilmez.

Cümle esmadan müsemma görünür
Bu Niyaziden de Allah (c.c) görünür.



Şeriatin sözleri hakîkatsiz bilinmez, Hakîkatin sözleri tarîkatsiz bulunmaz.


Şeriatin sözleri hakîkatsiz bilinmez,
Hakîkatin sözleri tarîkatsiz bulunmaz.

Şeriatsiz hakkikat batıl, hakikatsiz şeriat atıldır.

Şeriati olamayan bir kul hakikatte evliyanın seri olsa hakka asidir.

Şeriat şartımızdır. Şeriat olmadan bir kul hak yolunda ilerleyemez. Çünkü fıkhı konularda eksik olan ve şeraiti uygulamalardan yoksun olan kul kamil bir insan olamaz. Tarikat terkimizdir. Burası yanlış anlaşılmasın tarikatı kötülemekte değiliz. Tarikat kişilere nefis eğitimini verir. Yani böylece nefsi şeyleri terk etmiş oluruz. Şeriat, tarikat yoldur varana Hakikat, marifet andan içeri.