Ey Zâhid sûret gözetme içeri gel câna bak,
Yüzünde gör ne yazmış defter‐i Rahmâna bak.
Ey şeriat ehli kişi surete bakıp ta aldanma bu suretler kulları oyalar ve zan ile hüküm vermeye yöneltir. Mollalar sarık sararak ve cübbe giyerek suret dizeler ve kendilerine lütuf edilmesini beklerler. Hâlbuki dervişliğin nişanı bu değildir.
Dervişlik olsaydı taç ile hırka
Gider alırdık pazardan otuz beşe kırka
Zâhidâ sûret gözetme içeri
gel câna bak,
Vechi üzre gör ne yazmış
defter‐i Rahmâna bak.
Mushaf‐ı
hüsnünde yazmış “Kul hüvellâh” âyeti,
Gel inanmazsan geri var
mekteb‐i irfâna bak.
Çeşmini gösterdiğince
âşıkın cânın alır,
Leblerin açtıkça can nefh
eyleyen cânânâ bak.
Zülfünün herbir telinde
bağlı bin mecnûnu gör,
Hattının leylindeki yüzbin
meh‐i tâbâna bak.
Âteş‐i
ruhsar ile yanmış kararmış çehresi,
Harf libâsından soyunan
nokta‐i uryâna bak.
Hep mülâzim kulluğunda bu
cihânın şahları,
Kapusında Pâdişahlar kul
olan sultâna bak.
Âlem anın hüsnünün
şerhinde olmuş bir kitâb,
Metnin istersen Niyâzî
sûret‐i insâna bak.
Zâhidâ sûret gözetme içeri gel câna bak,
Vechi üzre gör ne yazmış defter‐i Rahmâna bak.
Ey Zâhid sûret gözetme içeri gel câna bak,
Yüzünde gör ne yazmış defter‐i Rahmâna bak.
Ey
şeriat ehli kişi surete bakıp ta aldanma bu suretler kulları oyalar ve zan ile
hüküm vermeye yöneltir. Mollalar sarık sararak ve cübbe giyerek suret dizeler
ve kendilerine lütuf edilmesini beklerler. Hâlbuki dervişliğin nişanı bu değildir.
Dervişlik
olsaydı taç ile hırka
Gider
alırdık pazardan otuz beşe kırka
Yunus Emre
Bu
suretler değildir esas olan varlık. Varlık sirette gizlidir.
Surette
nem var benim
Sirettedir
madenim
Kopsa
kıyamet bugün
Gelmez
perişan bana
Niyazi Mısri
Bakın
Mevlana Hz.leri bu konuda bizi ne güzel uyarıyor.
Surete
tapma gafil
Manaya
bak manaya
Putperest
olma cahil
Manaya
bak manaya
İkilikten
çık ama
Manaya
bak manaya
Bu
âlemin bütün gizemi manadadır. Çünkü insanda sadece suretten oluşmuş bir varlık
değildir. Onun özü manadır.
Bu
yüzden suretler gözetilmeden içerideki cana nazar etmek gerektir.
Bir
Hakikat efendisine nazar et yüzünde nice sıralar vardır. Defteri Rahmandan
kasıt hakikat efendisidir. Çünkü o bu dünyada Hakkın Rahman sıfatı ile tecelli
eder.
Mushaf‐ı
hüsnünde yazmış “Kul hüvellâh” âyeti,
Gel inanmazsan geri var
mekteb‐i irfâna bak.
Güzel Mushafında yazmış “Kul hüvellâh” âyeti,
Gel inanmazsan geri var mekteb‐i irfâna bak.
“İhlâs” suresinde
hâlis Tevhit beyan edilmiştir. Kur’an‐ı Kerim’in
diğer surelerinde de kullanılan “ihlâs” kelimesi bu sureye isim
olmuştur. Ancak bu surede “ihlâs” kelimesi kullanılmamıştır. Bu isim, surenin
manası itibariyle bu sureye verilmiştir.
Bir kimse anlayarak bu sureye iman ederse, şirkten
kurtulur.
Kur’an da yazıldığı üzeredir ki o Allah (c.c) tektir.
Onun eşi benzeri yoktur. O her türlü benzetmeden münezzehtir. Bu tekliği görmek
istersen Tehvit irfaniyetine gir ve orada Ahadiyet mertebesine ulaşınca bu
tekliği izle.
Çeşmini gösterdiğince âşıkın cânın alır,
Leblerin açtıkça can nefh eyleyen cânânâ bak.
Gözünü gösterdiğince âşıkın cânın alır,
Dudaklarını açtıkça can üfüren cânânâ bak.
Hakkın vücudunu görenin kendine ait bir varlığı
kalmaz. Çünkü canan onun alır canını. Bir kul beni sevdi mi ve bana yaklaştı mı
bende onu severim ve onu kendi varlığımda yok ederim. Ve ben bir kulumu yokluğa
eriştirdim mi onun diyeti ben olurum. Ondan gören, söz söyleyen, cemi
azalarından işleyen ben olurum. İşte durum böyle iken artık kul kendi
hevasından konuşamaz. Hak tecelli eder ve kulundan konuşan o olur. Dudağını
açtıkça oradan nurlar saçılır.
Zülfünün her bir telinde
bağlı bin mecnûnu gör,
Hattının leylindeki yüzbin
meh‐i tâbâna bak.
Saçının her bir telinde bağlı bin mecnûnu gör,
Gecenin sınırlarındaki yüzbin parlak aylara bak.
Zülüften maksad Hakk’ın zuhûrlarıdır, yani her bir
zuhûrunda birer mecnun bağlıdır. Mecnun Leylâya âşıktı, Leylânın zülfünde bağlı
idi, yani âşık olduğu Leylâ ile bir vücûd idi.
İşte âşıkta Hakk’tır, maşukta Hakk’tır. O âşıklığı
ile tecelli ve zuhur eder. Âşık’a maşuk dahi lâzım olur. O maşukluğu ile de zuhur
eder, zahir olur, o âşık da odur, maşuk da odur.
Âteş‐i ruhsar ile yanmış kararmış çehresi,
Harf libâsından soyunan nokta‐i uryâna bak.
Yüzünün ateşi ile yanmış kararmış çehresi,
Harf elbisesinden soyunan apaçık nokta bak.
Hakkın aşkı ile varlığını kül edip yok eden âşık
bütün fani şeylerden soyunup vahdet denizine dalar.
Harfler tek başına birçok şeyi ifade etse de bu harflerden
geçip hayrete varan ve tevhit noktasına ulaşan cana bak.
Hep mülâzim kulluğunda bu
cihânın şahları,
Kapusında Pâdişahlar kul
olan sultâna bak.
Hep kulluğunda bağlıdır bu cihânın şahları,
Kapısında Pâdişahlar kul olan sultâna bak.
Bu
âlemin gerçek padişahları kulluğa bel bağlamış kişileridir. Çünkü onlar hakkı
hakikati ile bilip o şekilde ona kulluk ederler. Zahiri olan padişahlar ise o
kulluk keyfiyeti olan kişilerin manevi rütbece altında olan şahıslardır ki
onlar o kişilere gıpta ile bakar ve eğer istidatlarında var ise bende olurlar.
Nitekim
Osmanlı İmparatorluğunda yükselme döneminin sonuna kadar bütün Padişahlar bir
Veli zatın eğitiminde idiler.
Âlem anın hüsnünün
şerhinde olmuş bir kitâb,
Metnin istersen Niyâzî
sûret‐i insâna bak.
Âlem onun güzelliğinin açıklamasında bir kitâb olmuş,
Niyâzî metnini istersen insanın suretine bak.
Bütün alem bir ayet ve Kur’andır. Alemin her ayetini
okuyan Kitab-ı tekvini okumuş olur. Eğer kendi metnini okumak ister isen
sirette var olan Hazreti İnsana bak. Çünkü o hazret ikilikten geçip birliğe
ulaşmıştır. Ve bütün alemin kitabını o cihetten okumaktadır.
Açıklamalar için teşekkür..hakikaten güzel olmuş..
YanıtlaSilTüm okuyanları duamıza kattık..'' Yüce Allah dostumuz olsun/Yunus Suresi 62-64 ayetlere mealen bknz.''
Abdullah Kaya Amasyalı (google bknz)
Şair
Allah razı olsun açıklamalar için bende teşekkür ederim.
YanıtlaSilbu blogu hazırlayandan GÖNLÜM RAZIDIR.
YanıtlaSilSEVGİ VE SELAM İLE...
Maşallah
YanıtlaSilAçıklama yazan insanın Ehdadiyyet dairesine vasil olduğu, hakikat deryasına ğark olduğu, Zat-ı Ehadiyyetin nur-cemalini müşahede eden arif-i billah olduğu aşikardır.
YanıtlaSil