Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur,
Dinmez gözünün yaşı yanar içi nâr olur.
Aşkın kime yâr olur dâim işi ağlamak olur,
Dinmez gözünün yaşı yanar içi ateş olur.
Hakkın aşkı kime isabet ederse o kulun bir kararı kalmaz. O her yerde aşıkı ile birlikte olmak ister. Onu bulmak için daim feryat ve figan içerisinde olur. Bütün zerresinde hakkın tecellisini görür daim onun adını yad eder. Allah’ın yarattığı öyle melekler vardır ki onlar aşkın ziyasından Hz.Adem’e secde edin nidasını dahi duymamışlardır.
Hakkı seven aşıkların gözü daim yaşlı olur. Onlar o aşkın etkisi ile hüzün içerisinde olur.
Dinmez gözünün yaşı yanar
içi nâr olur.
Sevdâ‐yı
zülfün kimin takılsa gerdanına,
Mansûr gibi âkibet yolunda
ber‐dâr olur.
Leylâ‐yı
aşkın senin her kimi mecnun eder,
Firkât oduna yanup her
gice bîmâr olur.
Varlık cibâlin kesüp dost
iline yol eder,
Ferhatleyin gözünün
yaşları pınâr olur.
Şol İbrahim Edhem’i derviş
eden aşkındır,
Derdine düşen şâhın tahtı
târümâr olur.
Ben de ârı terkedip girdim
bu dervişliğe,
Her kim senin aşkına
düştüyse bi‐âr olur.
Bu yolda cânın veren cânân
alur yerine,
Aşk dükkânında anın
canıyla bazâr olur.
Ey dilber‐i
rûhânî al koma işbu cânı,
Sevdâna düşeliden dünyâ
bana dâr olur.
Terk et Niyâzî seni, bul
anda o Sultanı,
Her kim canından geçer ol
vâsıl‐ı yâr olur.
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur,
Dinmez gözünün yaşı yanar içi nâr olur.
Aşkın kime yâr olur dâim işi ağlamak olur,
Dinmez gözünün yaşı yanar içi ateş olur.
Hakkın aşkı kime isabet ederse o kulun bir kararı
kalmaz. O her yerde aşıkı ile birlikte olmak ister. Onu bulmak için daim feryat
ve figan içerisinde olur. Bütün
zerresinde hakkın tecellisini görür daim onun adını yad eder. Allah’ın
yarattığı öyle melekler vardır ki onlar aşkın ziyasından Hz.Adem’e secde edin
nidasını dahi duymamışlardır.
Hakkı seven aşıkların gözü daim yaşlı olur. Onlar o
aşkın etkisi ile hüzün içerisinde olur.
Seni seven aşıkların
Gözü yaşı dinmez imiş
Seni maksud edinenler
Dünya ahret onmaz imiş
Ölmez imiş aşık canı
Hiç çürümez imiş teni
Aşk her kimi kıldı fani
Ana zeval ermez imiş
Gözü yaşı dinmez imiş
Seni maksud edinenler
Dünya ahret onmaz imiş
Ölmez imiş aşık canı
Hiç çürümez imiş teni
Aşk her kimi kıldı fani
Ana zeval ermez imiş
Gönlün sana verenlerin
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranları dönmez imiş
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranları dönmez imiş
İkinci beyitte geçen nârdan murad, burada bildiğimiz
ateş değildir. İlk önce yaratılan “Nûr‐i
Muhammedî” dir. Bunun Rûh‐i Muhammedî, Akl‐i kül ve Kalem‐i Alâ gibi
sâir isimleri de vardır. Rûh rihten müştaktır. Çünkü rih rüzgâr demektir, yani
havadır. İşte havayı solunumla içine aldığın vakit ona nefesi dâhil (içri
alınan solunum) denir ki hayatın mayasıdır. Nefes‐i
(dışarıya verilen solunum) soğuktur. Nemlilik ve kuruluk bundan meydana gelir.
Arşı ve Kürsî ve Felek‐i Atlas vesaire bütün yaratıkların hepsi bu Ruh‐i Muhammedîden halk olundu.
Sevdâ‐yı zülfün kimin takılsa gerdânına,
Mansûr gibi âkibet yolunda ber‐dâr olur.
Zülfün sevdası kimin boynuna takılsa,
Mansûr gibi âkibet yolunda idam olur.
Zülfün sevdasından kasıt hakkın vahdeti vücududur. O
kimin boynuna takılırsa idam olur. Zira hakkın vücudunda kendini fena eden
kuldan hak zahir olur. Kesret olan varlığı ise perde arkasına çekilir. Mensurda
bu hal içerisinde iken aşkın ziyasından “ENEL HAK” demiştir. Ve katlinin vacip olması hakkında fetva
verilmiştir.
Leylâ‐yı aşkın senin her kimi mecnûn eder,
Firkât oduna yanup her gice bîmâr olur.
Leylâ‐yı aşkın
senin her kimi deli eder,
Ayrılık ateşine yanıp her gece kalbi huzursuz olur.
Kişi kemaliyle maşukuna dönük ve kendisini bu yolda
yok edecek derecede aynı maşukunu kendisinde müşahede ederse, ona heymân (mecnûn)
denilir. Mecnun çöllerde Leyla aşkı ile dolaşırken Mevla’sını bulmuştur. Artık
onun için zahiri olan Leyla’nın bir önemi kalmamıştır. Mevla zikrine devam
edenler artık ondan başka bir şey görmezler. Eğer böyle bir kul bir an dahi aşkından
uzak kalırsa daim kalbi huzursuz olur.
Varlık cibâlin kesüp dost iline yol
eder,
Ferhatleyin gözünün yaşları pınâr
olur.
Varlık dağlarını kesip dost iline
yol eder,
Ferhat gibi gözünün yaşları pınâr
olur.
Ferhat Şirinine ermek için dağı delmiştir. Bu zahiri
benzetme hakikatte kişinin kendi varlık dağıdır.Kişinin kendisine ait sandığı
mevcudiyeti vuslata giden yolda en büyük engelidir. O varlık dağı ki aşılması
çok zordur. Ancak bir efendinin eğitimi altında zevk edilerek varlık dağı
dağıtılır ve varlığın gerçek sahibine döndürülür. Böyelece istenilen menzile
ulaşılmış olunur. Kim bu varlık dağını aşar ise orada Sultan ile buluşur.
Şol İbrahim Edhem’i derviş eden aşkındır,
Derdine düşen şâhın tahtı târümâr olur.
Şol İbrahim Edhem’i derviş eden aşkındır,
Derdine düşen şâhın tahtı darmadağın olur.
İBRÂHİM BİN EDHEM kaddese’llâhü sırrahu’l‐aziz
Tabiinin meşhur âlimlerinden ve evliyanın
büyüklerinden. 714 (H.96) te Belh şehrinde doğup, 779 (H.162)da Şam'da Hakk’a
yürüdü. İsmi, İbrâhim bin Edhem bin Mansûr, künyesi Ebû İshâk'tır.
Nesebi hazret‐i Ömer'e
dayanır. Fudayl bin İyâd, İmrân bin Mûsâ bin Zeyd Râi ve Şeyh Mansûr Selâmi'nin
sohbetinde bulunup, Veysel Karânî radiyallâhü anh hazretlerinin rûhâniyetinden istifade
etmiştir. Bağdat, Şâm ve Hicaz'da meşhur oldu. Üç kıtanın âlimlerinin çoğundan
ilim öğrendi.
İmâm‐ı Azam
radiyallâhü anh hazretlerinin sohbetleriyle olgunlaştı. Dinde fakih ve müctehid
oldu. Rumlarla yapılan cihâtlara katıldı. Arap lisanını çok fasih konuşurdu.
Babası Edhem, Belh şehri padişahıydı. Kendisi şehzade olup, tahtta oturur,
avlanmayı severdi. Her türlü imkâna sahip, her istediğini yer, her istediğini
giyer, her emri hemen yapılırdı. Bir yola çıktığı zaman, kırk altın kalkanlı
asker önünden, kırk altın gürzlü asker arkasından yürürdü. O bütün bunları terk
etmiş ve Allah Teâlâ’ya gönül vermiştir. Mübarek sözleri ve kerametleri dilden
dile dolaşmış, muhabbeti hep gönüllerde yaşamıştır. Dünyâ sultanları unutulmuş,
fakat O unutulmamıştır.
Bu sultan ki ilahi aşk ile tacı ve tahtı terk ederek
dervişlik yolunu seçerek iki cihanda da sultan olmuştur.
Kimin kalesine uğradı ise Aşk
Tacı tahtını tarumar eyledi
Ben de ârı terkedip girdim bu
dervişliğe,
Her kim senin aşkına düştüyse bi‐âr olur.
Ben de kibri terkedip girdim bu
dervişliğe,
Her kim senin aşkına düştüyse
utanmaz olur.
Kişi derviş olayım derse nefsini
ayaklar altına alıp kendini hakka tamamen vermelidir. Kibir gibi benlik davası
içerisinde olan bir kişi derviş olamaz. Kim aşka düşer ise artık ona hicap
görünmez.
Dervişlerde ar olmaz
Hiç bir şeyden kahrolmaz
Kahrı lütfu bir bilmeyen
İki cihanda rahat olmaz
Bu yolda cânın veren cânân alur yerine,
Aşk dükkânında anın canıyla bazâr olur.
Bu yolda cânın veren cânân alır yerine,
Aşk dükkânında onun canıyla alışveriş olur.
Kim bu aşk yolunda canını cananına verirse Cananı ona
can olur.
Can verince sevgiliye
Yüz bin can ihsan olur
Ata da gamlanmak niye
Lütfeden Sultan olur
Hz.Mevlana
Zat makamında mevcudatını hakkın mevcudatında fena
eden zata Hak Cem makamında delil olur. Kendisini o kuldan ortaya çıkartır.
Artık aşk dükkânında alış veriş eden O olur. Zira burada kesret söz konusu
değildir. Âşıkta maşukta birdir.
Ey dilber‐i rûhânî al koma işbu cânı,
Sevdâna düşeliden dünyâ bana dâr olur.
Ey rûhânî dilber al koma iş bu cânı,
Sevdâna düştükten beri dünyâ bana dar olur.
Ey gönüller sultanı bu canımı al bende koma bende var
olan bu can senin eserin.
Şu varlık dağı yün gibi atıla
Saçıla dört bir yana
Hak katından bana
Mübarek bir kapı açıla
Kim ki dert ehli olur ise o bu dert ile dünyada gezer
görünür ama dünya onun gözünden silinir. Çünkü artık o dert ile yanmaktadır. Dermanı
da ancak yine derdindedir. Dert içre olan dermana kavuşmak isteyen âşık için bu
dünya dar gelir. Bütün genişliği ile bu dünya onu sıkar.
Derde düşen aşık nitsün cihanı
Derd ehlinin daim yanmakta canı
Döner arzulayıp vasl-ı cananı
Dönelim aşıklar Mevla derdiyle
Terk et Niyâzî seni, bul anda o Sultanı,
Her kim canından geçer ol vâsıl‐ı yâr olur.
Niyâzî terk et seni, bul anda o Sultanı,
Her kim canından geçer ol yâre kavuşmuş olur.
Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yoğunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım
Varını yoğunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım
NFK
Kişi kendinden geçip hakkın varlığında var olur ise
bütün müşkülleri hal olur.
Padişaha vasıl olan
Elbet olur padişah
Hz.Mevlana
çok güzel
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel olmuş lakin son dörtlük Üstad Necip Fazıl Kısakürek'e ait değil Serdar Tuncer'e ait.
YanıtlaSil