Erimiz erdir Pîrimiz
Pîrdir,
Karamız nûrdur yerimiz
Tûr’dur.
İsteyen yâri izlesun Pîri,
Pîrden ayrılan Hakk’dan
ayrıdır.
Pîrdir envârım Hakk’dır
etvârım,
Düşmanım bî‐şek Hakk’dan ol dûrdur.
Şol ki Süfyânî arttı
tuğyânî,
Oldur şeytânî bir gözü
kördür.
Azdırır halkı bezdirir
Hakk’ı,
Kizbi çok sıdkı bindebir
yokdur.
Hakk’a kul ol, kul olasın
makbul,
Dil müslümanı şâhidi
zordur.
Mısrî’nin dinde izzeti
zinde,
Cümle millette Hamzavî
hordur.
Erimiz erdir Pîrimiz Pîrdir,
Karamız nûrdur yerimiz Tûr’dur.
Erimiz erdir Pîrimiz Pîrdir,
Karanlığımız ışıktır yerimiz Tûr Dağıdır.
Yolumuz Hakikat yolu
olduğundan erimiz erdir. Burada erden maksat zattır. Karanlığımız ışıktır çünkü
tevhid ehli için kötü görme söz konusu değildir. Çünkü o karanlıkta da ışıktada
Hakkın zatını müşahede eder. Hazreti
Mûsa aleyhisselâm Tûr dağında Cenab‐ı Hak’la
konuştuğu gibi, ayni
muvahhid olan tevhid ehli de her yerde Hak’la
konuşur. Çünkü onlar bilir ki bu âlemde ondan başka bir
şey yoktur.
Ben kırk yıl hak ile alış veriş ettim onlar beni
halkla alış veriş etti sandılar.
Beyaziti Bestami Hazretleri
İsteyen yâri izlesun Pîri,
Pîrden ayrılan Hakk’dan ayrıdır.
Yâri isteyen izlesin Pîri,
Pîrden ayrılan Hakk’dan ayrıdır.
Pirden maksat efendilerdir.
Hak efendiler ile bu âleme tecelli eder. Ondan ayrılan Hakk’dan ayrılır çünkü
onlar bu âlemde bizlere hakkı gösteren aynalardır.
Tıpkı bana benzer kulum Arabî
Görmek istersen beni var ziyaret et onu
Pîrdir envârım Hakk’dır etvârım,
Düşmanım bî‐şek Hakk’dan ol
dûrdur.
Nurlarım Pîrdir, hallerim tavırlarım Hakk’dır,
Şüphesiz Hakk’dan uzak olan düşmanımdır.
Bizlere nur saçan
efendilerimizdir. Onların nur saçan sözlerinden ve bakışlarından nasibimizi
alırız. Halimiz onun halidir. Çünkü Kul Allah’a yaklaşınca Hak esmasına
bürünür. Allah’ta bu esma ile âlemlere tecelli eder. Şüphesiz ki ondan uzak
olan gaflete yakın olanlardır. Efendilerin himmetinden uzak olan avam daima
gafletedir.
Efendisi olmayanın eğiticisi şeytandır.
Şol ki Süfyânî arttı tuğyânî,
Oldur şeytânî bir gözü kördür.
Şu Süfyânînin arttı azgınlığı,
O bir gözü kör olan şeytândır.
Süfyanî: Süfyan’dan
olan, Süfyan’a mensup, Süfyan’a müteallik. Zübdet‐ül
Buharî Tercemesine göre, Süfyanî: Müslümanlara kötülük eden, sefil, kötü, alçak
olan kimse demektir.
Burada süfyaniyi nefis
olarak algılayabiliriz. Ama eğitilmemiş olan nefistir. Çünkü o eğitilip
ruhlaştırılmadıkça insanın başına dertler açar.
'Ben
nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü
emreder. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir.'
(Yusuf 53)
Onun bir gözü kördür çünkü
o sadece zahire nazar ettiği için eksiklidir ve yanılgıya düşer. Çünkü sadece
zahiren olaylara bakarsak esmalara takılıp kalırız. Tevhid ehli ise esmalardan
geçip müssema ya nazar eder. O yüzden onlar her yerde hazır ve nazır olan Hakkı
görürler.
Azdırır halkı bezdirir Hakk’ı,
Kizbi çok sıdkı bindebir yokdur.
Halkı azdırır Hakk’ı bezdirir,
Yalanı çok bindebir doğruluğu yoktur.
O nefis ki hakkı azdırır olmaz hatalara sürükler ve
Hakta ona tanıdığı bir süreden sonra ona azabını gösterir. O her zaman eğri
yolu seçer çok nadir ki insanı doğru yola götürsün.
Hakk’a kul ol, kul olasın makbul,
Dil müslümanı şâhidi zordur.
Kul ol Hakk’a, makbul kul olursun,
Müslümanlığı dilde olanın şâhidi zordur.
Tevhide giren kişiler ki
hakkı onun istediği gibi tanırlar ve onun istediği gibi kullar olurlar. Çünkü
kulluğun baş şartı teslimiyettir. Teslim olan kişi ancak Allah’a kul
olabilirler. Çünkü onlar gizli ve aşikâr şirkten hakkın izni ile kurtulurlar.
Ve kulluk makamına yükselirler.
Müslümanlığı dilde olanın
imanında sağlam olmaz.
“Bedeviler
iman ettik! dediler. De ki: Siz iman etmediniz, lâkin İslâm olduk, size inkıyad
ettik! deyiniz. Zira iman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve
resulüne itaat ederseniz, sizin emeklerinizden hiçbir şeyin mükâfatını
eksiltmez. Yaptığınızı zayi etmez. Gerçekten Allah gafûr ve rahîmdir
(mağfireti, merhamet ve ihsanı boldur).” (Hucurat 14)
Dil ile söylemek bir yere kadardır,
fakat onu amele dökmek ise daha iyi olanıdır.
Mısrî’nin dinde izzeti zinde,
Cümle millette Hamzavî hordur.
Mısrî’nin izzeti dinde sağlamdır,
Bütün inançlar içinde Hamzavî hordur.
Niyâzî‐i Mısrî
kaddese’llâhü sırrahu’l azîz buyurdu ki;
“Mü’minlere cennet hak münafıklara ve hamziyyelere
cehennem hak. Hamziyye kefere ve feceresine rağmen. Ve yazdım ki cemî enbiyâ ve
evliya cümle mahlûkat ile sulh olurlar amma hamziyye ile zıddiyetleri zatiyye
olmak ile ebedî onlar ile sulh olmazlar dedim dahi söz çok hele fehva bu idi.
Hem câhilim hem fâsıkuim hem müfsidim hem ahmak ve
ebterim hem merkeb hem köpek hem kedi
hem domuzum her ne olursam olayım ancak hamziyye olmakdan Allah Teâlâ’ya
sığınırım.”
İnsan hayatı boyunca fikirlerinde devamlı olarak değişim
gösterebilir. Bu durum o kişinin bugün doğru diyebildiğine yarın yanlış demesi
gibi olabilir. Bu nedenle müslüman kişi düşüncelerinin temelini dini kıstaslar
ile oluşturduğu için sonunda hakikatı muhakkak görür bilir ve hatalarından vazgeçer.
Bu durum Allah Teâlâ’nın ikramlarındandır.
Çünkü Allah Teâlâ kulların her zaman velisidir.
“Allah Teâlâ imân edenlerin velîsidir. Onları
zulmetlerden nûra çıkarır. Kâfir olanların velîleri ise tağuttur. Onları nûrdan
zulmetlere çıkarırlar. İşte onlar cehennem ehlidirler. Onlar o ateşte ebedî
olarak kalan kimselerdir.” (Bakara 257)
Açıklamalar için teşekkür, sevgi ve dua...
YanıtlaSilYüce Allah (CC) bizleri bağışlasın....Amin.