Sırr‐ı Hakk’ı nicesi fâş eyleyem ben, ey sikât,
Kânı ancak remz ile etmiş beyân ehl‐i nikât.
Her ne denlü âşikâr etsem hafâsın artturur,
Ol ayân iken anı örter delâil beyyinât.
Anı tevhid eylemez illâ ki şirk ehli eder,
Vahdet‐i Hakk’ı duyanın dili lâldir aklı mât.
Her ne kim fevkal‐ulâ taht‐es‐serâda var durur,
Zât‐ı vâhiddir veli göründü nice bin sıfat.
Zâtı birdir lîk evsâfına gâyet yok durur,
Gör bu fânusu ki anın şem’i oldu nûr‐i zât.
Zâhir ü bâtın kamusu bir fenerdir gayri yok,
Şem’i insân oldu fânusu cem‐i mümkinât.
Ey Niyâzî Âdem oldu çün cihânın şu’lesi,
Bahş olur Âdem deminden âleme rûh‐ul hayât.
Sırr‐ı Hakk’ı nicesi fâş eyleyem ben, ey sikât,
Kânı ancak remz ile etmiş beyân ehl‐i nikât.
Ey güvenilir kişiler! Ben Hakk’ın nice sırrını
açıklayım,
İrfan ehli onları ancak remz ile beyân etmiş.
Ey ulemalar ben Allah (c.c) ‘ın nice sırlarına vakıf
oldum ama bunları nasıl açıklayayım bunlar sır ilminin hakikatleri onları irfan
ehli olanlar ancak remz ile gizli olarak beyan etmiştirler. Çünkü bu ilim
sadece ehline anlatılır.
Yoksa ham olanlar bu sırlara vakıf olamaz küfre
sapabilirler. Bu yüzden hakikat ehli avama bu konuları aşikâre olarak
açmamalıdır.
Her ne denlü âşikâr etsem hafâsın artturur,
Ol ayân iken anı örter delâil beyyinât.
Her ne denli açıklamaya çalışsam gizliliğini
arttırır,
Ol apaçık iken işaret eden deliller onu örter.
Bu ilmin sırları bu ilme aşina olmayanlara ne kadar
açık anlatılsa o kadar gizliliğini korur. Peygamber efendimiz (s.a.s) Hz. Ali
(k.v) ile ledün ilmi üzerine konuşurken
Hz. Ebu Bekir (r.a)
dinler “Ya Ali senden Arapsın
bende ama Peygamber efendimizle konuştuğunuz hiçbir şeyi anlamadım” buyururlar.
Hak bütün âleme ayan iken onu sıfatları örter. Çünkü bu sıfatlar hakkı örten
perdelerdir.
Anı tevhid eylemez illâ ki şirk ehli eder,
Vahdet‐i Hak‐kı duyanın dili lâldir aklı mât.
Onu ancak şirk ehli tevhid eder,
Hakkı birliğini duyan dilsiz ve delidir
“Allah’a benzerler koşmaya
kalkmayın. Şüphesiz Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Nahl 74
Tevhid ehli zaten hakkı birlemiştir. Allah’ı şirkte
olan kullar tevhid ederler. Hakkın birliğini duyan dilsizdir çünkü o daima
vahdet zevki ile zikirdedir.
Ve hayret makamına ulaşınca akıl artık pes eder o yüzden
çevredekiler onu deli zan eder. Hâlbuki ariflerde delilik olmaz.
Her ne kim fevkal‐ulâ taht‐es‐serâda var durur,
Zât‐ı vâhiddir veli göründü nice bin sıfat.
En yüksek derecede olan kimse en düşük derecede
(yeryüzü) durur,
Tevhid ehli olan velide binlerce sıfat göründü.
Tevhid ehli tevazu ehlidir. Çünkü o bilir ki
kendisine ait müstakil bir bilgi yoktur. İlim, irfan, mülk her şeyin hakka ait
olduğunu bilir ve kendini daima aciz görür. Bu yüzden Allah’ın güzel isimleri
veli kullarda tecelli eder. Çünkü Padişaha vasıl olan elbet olur padişah.
Zâtı birdir lîk
evsâfına gâyet yok durur,
Gör bu fânusu ki
anın şem’i oldu nûr‐i zât.
Zâtı birdir ancak
vasıflarına nihayet yoktur,
Zatın nuru bu lambanın
kaynağı olduğunu gör.
Hakkın zatı birdir. Her
şeyin özü yalnızca Allah (c.c) dır. Bütün kâinat ise onu gösteren bir aynadır.
Bu yüzden birçok sıfata bürünmüştür.
Bin bir suretten göründün
Saldın bu âlemi gümana
Bir suretten görünseydin
Kâfirde gelirdi imana
Bütün kâinat bir lambadan
çıkan ışığın yansımadır. O lambanın kaynağının hakkın nuru olduğunu bil.
Zâhir ü bâtın kamusu bir fenerdir gayri yok,
Şem’i insân oldu fânusu cem‐i mümkinât.
Zâhir ve bâtın hepsi bir fenerdir başkası yok,
İnsan ışığı bütün kâinatın
lambası oldu.
Hazreti Âdem aleyhisselâm önce bu Nûr‐i Muhammedî zuhur etti. Sonra gelen evlâdı da o nûr
ile zâhir oldu. Bu sebepten Hazreti Âdem aleyhisselâm cesetler cihetiyle
Hazreti Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin babası velâkin ruhlar
cihetiyle de Hazreti Âdem aleyhisselâmın babasıdır. Buna göre zahir ve batın her
şeyin mayası Nur‐i Muhammedî’dir. Bu âlem bir fânus
olup içindeki mumu yani nuru Nur‐i Muhammedî’dir.
Ey Niyâzî Âdem oldu çün cihânın şu’lesi,
Bahş olur Âdem deminden âleme rûh‐ul hayât.
Ey Niyâzî mademki cihânı alevlendiren Âdem oldu,
Âdem nefesinden âleme
ihsan olur hayat ruhu.
Hz. Âdem cihana teşrifi
ile bu âlemdeki nuru parlattı. Onun nefsinden bütün âleme yayıldı ve cihan
hayat doldu.
Allah bütün cihanı bir
nefisten ve onun eşi olan Havva annemizden meydana getirmiştir. Onun nefsinin
temayülü ile bütün cihan can bulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder