Soyup bin pâre eden şişe‐i kalbi celâlindir,
Yine her pâresinden
görünen rûy‐ı cemâlindir.
Anınçün tığını çeşmin
demâdem eksik etmez kim,
Yorulup yolda kalmaya o
kim azm‐i visâlindir.
Nicesi baksun etrâfa ya
ahkâfa yahut Kâf’a,
Şu Anka kim anın gönlü
nazargâh‐ı hayâlindir.
Bulunmaz lâ‐mekânîdir bilinmez bî‐nişânîdir
Hemin ancak sana kuldur
senin ehl‐i iyâlindir.
Dağıldı “mim” ü “sad” ü
“ra” (Mısrî) bozuldu nispet‐i
suğrâ,
Benim bu nispetim şimdi ne
mâhındır, ne sâlindir.
Soyup bin pâre eden şişe‐i kalbi
celâlindir,
Yine her pâresinden görünen rûy‐ı cemâlindir.
Kalp şişesini soyup bin parça eden celâlindir,
Yine her parçasından görünen cemâl yüzündür.
Kalp Allah (c.c) ‘ın tecelligahıdır. O hayatın sonuna
kadar oraya nice tecelliler bırakır. Celal tecellisi hakkın lütuf tecellisidir.
Allah (c.c) celalinden ikram eder. Bu yüzden sadece cemal tecellilerinde değil
her tecellide hakka arif olmak gerek ve her tecellisinde neşelenmek
gerekmektedir. Bu irfana ulaşan kişi artık mal, mülk biriktirme sevdasından
geçer dünya ve onun zevkleri artık ona zevk vermez. Onun yaşaması da, ölümü de
Allah(c.c.) rızası içindir.
Kalp aynasından nazar ettim
Görünen hep dost yüzü
Dilim dahi ayırmaz ondan sözü
Ayırmam ben ondan gözü
Anınçün
tığını çeşmin demâdem eksik etmez kim,
Yorulup yolda kalmaya o kim azmi visâlindir.
Onun için zaman zaman eksik etmez gözün oklarını,
Yorulup yolda kalmaya ona kavuşma azmimdir.
Sevgilinin cevr‐ü cefası
aşıka muhabbet çoşkunluğunu artırmaktan başka bir şeye sebep olmaz.
Ol dost bize gelmez ise
Ben dosta gerü varayım
Çekeyim cevr-ü cefayı
Dost yüzün görüvereyim
Yunus
Emre Hz.
Nicesi baksun etrâfa ya
ahkâfa yahut Kâf’a,
Şu Anka kim anın gönlü
nazargâhı hayâlindir.
Ya kum tepelerine yahut Kâf dağından başka ne
taraflara baksın,
Şu Anka Kuşu ki anın gönlü nazargâhı hayâlindir.
Kaf dağından maksat bu bedendir. Çünkü bu
bedenlerimiz aşılması gereken büyük bir dağdır. Ruh bu bedenin içinde hapis
olmuştur. Ancak bu dağı delerek oradan kaçıp dağın arkasındaki Anka kuşuna
ulaşacaktır. Bedenimiz aynı zamanda üç fena mertebesini remz eder. Anka kuşu
ise ruh makamı olan Cem makamını remz eder. Anka kuşunun nazarı hayalindir
deyişi İnsanın kendi içine yönelip baktığında kendisi sandığı hayalin aslında
Hakkın ta kendisi olduğunu yine hakkın basiret ile görür.
Bulunmaz lâ‐mekânîdir bilinmez
bî‐nişânîdir
Hemin ancak sana kuldur senin ehl‐i iyâlindir.
Bulunamaz mekânsızdır bilinemez işareti yoktur
Ancak senin ailendendir ve sana kuldur.
Hakikat ehli katında vücûd ancak Allah Teâlâ’nın
vücûdudur. İlâhî vücûd dan başka vücûd yoktur. Ondan dolayıdır ki, Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve selem efendimiz Ahadiyyet makâmının asaleten bizzat sahibi
olduğundan gölgesi yok idi, yani gölgesi yere düşmezdi. İnsan kendi içine nazar
edip Hakkı gördüğünde artık onun için mekan ortadan kalkmıştır.
“Senin ehl‐ü iyâlindir” demek o kendi kendine hizmet eder, kendi kendine söyler. Yani
rubûbiyyetle rubûbiyyetine hizmet eder, çünkü Cenâb‐ı Hak ve gayb‐ı Mutlak
zâhir oldu, yani Cenâb‐ı Hak hicâb‐ı rubûbiyyetle zâhirdir.
Dağıldı “mim” ü “sad” ü “ra” (Mısrî) bozuldu nispet‐i suğrâ,
Benim bu nispetim şimdi ne mâhındır, ne sâlindir.
Küçük isim (Mısrî) bozuldu “mim” ve “sad” ve “ra”
diye dağıldı
Benim bu nispetim şimdi ne aydır, ne yıldır
Niyazi Mısri Hazretleri fenafillah olduğunu
söyleyerek, üç fena mertebesinden geçtim artık benim nispetim ne ondan ayrı
değildir. Çünkü artık görünende görende o olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder