Nazar kıldıkça insâna
gönül hayrâna dolanur,
Acebdir kimi Hakk ister,
kimi butlana dolanur.
Gel ey dertsiz kişi
dervişliğe duruş sâ’y eyle gel bunda
Bu hâl ile olursan bil
işin hüsrâna dolanur.
Nedendir kani olmuşsan
murad‐ı nefse dalmışsın,
İçine hırsı almışsan işin
şeytâna dolanur.
Yeter çalındın ey hâce
fenâ mülkün metâına,
Çok uzatma ki Azrâil gelür
bu cânâ dolanur
Gönül verme bu dünyâya
başını verme kavgâya,
Kazandığın amel bir gün
gelür mîzâna dolanur.
Başı devletlû kul oldur
Hakk’ı bulmuş ola seri,
Gözü gönlü dil u cânı kamu
Subhâna dolanur.
Niyâzî kulunun yâ Râb
vücûdu zenbini mahv et,
Mülâzimdır kapunda ol
heman ihsâna dolanur
Nazar kıldıkça insâna gönül hayrâna dolanur,
Acebdir kimi Hakk ister, kimi butlana dolanur.
İnsâna baktıkça gönül hayrâna dolanır,
Aceba kimi Hakk’ı ister, kimi batıla dolanır.
İnsana hakkın gözü ile nazar edince kul hayret içinde
kalır. Çünkü Allah (c.c) bütün insanlara her an başka bir şekilde tecelli eder.
Eğer nefsi duygular içinde olursa insan celal tecellisi ile muhatap olur. Fakat
ulvi düşünceler içerisinde olursa cemal tecellisi ile muhattan olur. Bu yüzden
bazı kişiler kamalat ister iken bazıları da gafleti arzularlar. Çünkü her şey
zıttı ile ortadadır. Bütün insanlar kemal ehli olsa hakkı örtücü olan kafir
olmazdı. Herkes kafir olsaydı hakkı ortaya çıkaran mümin olan kullar olmazdı.
Gel ey dertsiz kişi dervişliğe duruş sâ’y eyle gel
bunda
Bu hâl ile olursan bil işin hüsrâna dolanur.
Gel ey dertsiz kişi dervişliğe duruş sâ’y eyle gel
bunda
Bu hâl ile olursan bil ki işin hüsrâna dolanır.
Kişi dert sahibi değil ise daim gaflettedir. Çünkü Mevla
derdinde olan kullar daim zikir uyanıklığı ile onu arzular ve çağırırlar.
Kişiye kamalat için Mevla derdi gerektir. Bundan uzak olan kişi kendisine
mutlak bir eğitmen bulmalıdır ki vasılı yar olsun.
Eğer bu gaflet hali ile yaşamaya devam eder ise sonu hüsran
olur.
Nedendir kani olmuşsan murad‐ı nefse dalmışsın,
İçine hırsı almışsan işin şeytâna dolanur.
Nedendir kani olmuşsan murad‐ı nefse dalmışsın,
İçine hırsı almışsan işin şeytâna dolanır.
Nefsi zevklere dalmış bunlarla sefa bulmuşsun ve
karar etmişsin bunlar ile yaşama devam edersen yolun iblisliğe varır. Çünkü
insan sadece et, kemik ve kandan ibaret değildir. Onun özü manadır. Kişi
kendisindeki hakikati görse kendisine secde eder. Çünkü kendi özü hakkın
özünden başka bir şey değildir.
Senâî kaddese’llâhü sırrahu’l‐aziz buyurmuştur:
Sen cansın: kendini cisim sanıyorsun,
Sen ırmaksın; kendini testi sanıyorsun,
Yeter çalındın ey hâce
fenâ mülkün metâına,
Çok uzatma ki Azrâil gelür
bu cânâ dolanur
Yeter çalındın ey hoca dünya mülkün metâına,
Çok uzatma ki Azrâil gelir bu cânâ dolanır
Dünya malına meyl ettiğin yeter daha ne kadar bunlar
ile oyalanacaksın.
(Mal, mülk ve
servette) Çoklukla övünmek, sizi 'tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi.' * "Öyle ki (bu,) mezarı
ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü." Tekasur 1-2
Hakkın yarattığı her varlık bir
esma ve sıfattır bunlardan geçip hakkın zatına varmak asıl maksattır. Çünkü bu
dünyada görülen her şey insanın enfüsünde mevcuttur. Ve o aynadan hepsi
görülür. Önemli olan ilk önce enfüste birliği sağlamak çünkü bunu sağlayan
kullar dışarıda görüneninde, içeride görünenin bir akisi olduğunu
anlayacaklardır.
Eğer kul bu sıfatlarla, gölgeler
ile uğraşmaya devam eder ise bir gün gelir Azrail (a.s) onun canını alır ve
geriye eksik bir kul olarak döner.
Gönül verme bu dünyâya başını verme kavgâya,
Kazandığın amel bir gün gelür mîzâna dolanur.
Gönül verme bu dünyâya başını verme kavgaya,
Kazandığın amel bir gün gelir mîzâna dolanır.
Bu suretler dünyasına tutunup
kalma bunlar seni oyalar ve hakikati örter. İnsanın yanına kalan sadece salih
amelleridir. Salih amel ise her fiilde fail olanı, her sıfatta mevsuf olanı,
her mevcudatta mevcut olanı görmek ve göreninde o olduğunu bilmektir.
Başı devletlû kul oldur Hakk’ı bulmuş ola seri,
Gözü gönlü dil u cânı kamu Subhâna dolanur.
Başı devletlû kul odur ki Hakk’ı bulmuş ola başı,
Gözü gönlü dil ve cânı hep birden Subhâna dolanur.
Hakkı bulan kişi büyük devlete ermiş olur. Bütün
görüşü, gönlü ruhu hep hakka nazar eder. O artık hakkın Vahdet denizine gark
olmuş olur.
Niyâzî kulunun yâ Râb vücûdu zenbini mahv et,
Mülâzimdır kapunda ol heman ihsâna dolanur
Niyâzî kulunun yâ Râb günah vücûdunu mahv et,
Gerektir kapında o hemen ihsâna dolanur
İnsanın bu cismani bedeni kendisine en büyük günahtır.
Peygamber efendimiz (s.a.s) bir yolculukta iken
devesinin üzerinde olana bir gence “ Oğul sen vücudun kayırma” dedi. O gençte
“Neden Allah(c.c)’ ın Resulü bedenim bana günah mıdır?” diye sorunca “Evet
bedenin sana en büyük günahtır” buyurmuştur.
Evet, bu alemde tek vücut sahibi vardır. O da
mevlamız olan Allah (c.c) ‘ a aittir. İnsanın kendisine bir vücut atfetmesi bir
şirktir. Fakat bu bedende vücut sahibini bilen kişiler içinde en büyük
sevaptır.
İşte kim bu beden içindeki vücut sahibinin O olduğuna
kani olursa Hakka kavuşur ve daim rahat eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder